Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’ya giderek Gazze’deki dramın sona ermesi için görüşmeler gerçekleştirdi..
Başbakanı Olaf Scholz ile de görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de derhal ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması gerektiğini, akan kanın durdurulmadığı her gün insanlığın kaybettiğini belirtti.
Görüşmelerin ardından Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu aradı.
Gazze’deki insani durumun acilen iyileştirilmesi gerektiğini söyledi
Scholz, görüşmede Netayahu’ya Gazze’deki insani durumun acilen iyileştirilmesi gerektiği mesajını verdi.
Almanya Başbakanlığından yapılan yazılı açıklamada, görüşmede İsrail’deki, işgal altındaki topraklardaki ve bölgedeki durumun yanı sıra Şeridi’ndeki insani durumun da ele alındığı belirtildi.
Açıklamaya göre Scholz, Almanya’nın İsrail halkıyla tam dayanışma içinde ve İsrail’in yanında olduğunu vurguladı.
Gazze Şeridi’ndeki insani durumun acilen iyileştirilmesi gereğine vurgu yapan Scholz, Gazzelilere yardımların ulaştırılmasında insani ateşkeslerin önemli katkı sunabileceğini ifade etti.
Scholz ayrıca çatışmanın bölgesel olarak yayılmasını önlemek amacıyla sürdürdüğü diplomatik temaslar hakkında Netanyahu’yu bilgilendirdi.
Netanyahu Hamas’ı suçladı
Netanyahu’nun da görüşmede “Gazze’de sivilleri koruma çabalarını” anlattığı ve bu kapsamda Hamas’ı suçladığı aktarıldı.
Scholz ve Netanyahu’nun çocuklar, yaşlılar, hastalar ve kadınlar başta olmak üzere esirlerin mümkün olan en kısa sürede serbest bırakılmasına dönük çabaları da ele aldıkları belirtildi.
Erdoğan, Scholz’a “Tevrat’ta bunların hiçbirisi yoktur” demişti
Dün Berlin ziyaretinde Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Şansölye Olaf Scholz’la görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Scholz’la ortak basın toplantısında şu ifadeleri kullanmıştı:
Tevrat’ta bunların hiçbirisi yoktur. Yapamazsın. İnsan hakları beyannamesinde yapamazsın. Ama burada görüldüğü gibi bu çocuklar nasıl vuruluyor? Hastanelerde bunlar nasıl öldürülüyor? Bunlar karşısında biz elimiz, kolumuz bağlı mı duracağız? Buna karşı hiç sesimizi çıkarmayacak mıyız? Eğer burada elimiz, kolumuz, dilimiz bağlı kalırsak bunun tarihe hesabını veremeyiz.
Onun için bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerekir. Bakın ben rahat konuşuyorum. Çünkü bizim İsrail’e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik.
İnsani ateşkes vurgusu
İnsani ateşkese Türkiye’nin, Almanya’nın ne kadar katkıda bulunabileceğinin ve bu adımların nasıl atılacağının önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı:
Buna var mıyız, yok muyuz? Bir hafta sonra Sayın Steinmeier, İsrail’e gidiyor. Kendisinden ricada bulundum. Dedim, siz bir taraftan tutun, bize düşen görev neyse biz de diğer taraftan tutalım. Önemli olan bu insani ateşkesi birlikte sağlayalım. Bu adımı eğer atar, böyle bir insani ateşkesi birlikte Almanya-Türkiye, diğer, sağlayabilirsek, bu ateş çemberinden bölgeyi kurtarma imkanı yakalarız. Rehinelerin takası deniliyor. Eyvallah, biz buna da varız. Fakat rehine dediğiniz zaman, rehine sayısı itibarıyla İsrail’deki rehinelerin sayısı nedir?
Öbür tarafta, Hamas’ın veya Filistin’in elindeki rehinelerin sayısı nedir? Buna da baktığımız zaman katbekat fazlasıyla İsrail’in elinde rehine var. Yılların rehineleri, tutsakları İsrail’in elinde. Bunu da görmemiz lazım. Bunu görmezsek bu da haksızlık olur. Biz bütün bunlara varız.